20100814

Yazar David Wallace Foster (d. 21 Şubat 1962, ö. 12 Eylül 2008)*, insanın kendini dikkatlice incelemesinin üzerine şöyle bir söz etmiş zamanında: "...En merhametsizce kendinle yüzleşmeye çalıştığında bile aynı zamanda ruhunun derinliklerini araştırdığın için kendini alkışlamaktan ve kurum yapmaktan kendini alamazsın."

Bu söze katılmakla beraber, şunu merak ediyorum. Acaba bu kendini övme ve kendini inceliyor olmaktan duyulan haz da, insanın kendini, kendinden soğutma amaçlı uyguladığı bir savunma mekanizması mıdır? Yoksa, işin özünde gerçek anlamda bir haz mı var?

Ancak şöyle de bir durum olabilir, kendini incelemeye duyulan haz son bulduğunda geriye kalan 'intihar seçimi' aslında bu hazzın aynı zamanda doruk noktası da olabilir mi? Ama insan, sonrasını deneyimleyemeceği bir hazzı tercih eder mi?

*İntihar ederek ölmüştür.

12 yorum:

orta karar dedi ki...

Antitezi bol olacak şekilde;

'Haz hep var' demek istiyorum

Burak Özkan dedi ki...

Öyleyse, başka bir açıdan da sorayım. İnsanı bu hadisede ki rahatsız eden durum nedir; nedendir, insan kendisine yöneldiği takdirde duyduğu acıdan da haz aldığını kabul ettiğinde, bu durumu -kendisinin, kendisine karşı yaptığı- bir çeşit 'çıkar ilişkisiymiş' gibi değerlendiriyor? Bundan haz almanın yanlış olduğunu ona söyleyen nedir sevgili 'Orta Karar'? :)

Bu arada sakıncası yoksa ismini öğrenebilir miyim; bazen isme hitap etmeyi seviyorum ve böyle olunca da karşıdakinin nickini kullanıyor olmak rahatsız ediyor. Tabi, dediğim gibi; sorun değilse. :)

Burak Özkan dedi ki...

Bu arada, şunu belirtmekten kendimi alamayacağım, sanki bu sorulara verdiğiniz ilk cevaplar -hiçbir yargı içermemekle beraber, sadece bir varsayım olarak- soruları cevapsız bırakmamak adına nezaketen yaptığınız yorumlarmış gibi hissediyorum. Yani, yorumlarımızın genelde uzun olduğunu varsayarsak. Böyle yaparak da, size haksızlık ettiğimin farkındayım; ama bunu söylemekten de kendini alamadım, özür dilerim. :)

Bunun haricinde şöyle bir şey var ki, sen de farkındasın; nedense yukarıdakileri yazarken yine 'size' geçtim. İnan, kasıtlı olarak yaptığım bir şey değildi; sanırım söylediğim şeyin içeriği dolasıyla ister istemez o tür bir -saygın- mesafe oluşturma gereği duydum. :)

orta karar dedi ki...

Aslında bir sakıncası yok ama blogspotta kimse bilmiyor adımı. Neden? Gerek yoktu çünkü =)

Gerçi sen kullandığın nick ile tam bir kişilik olarak muhatap olmaktasın benle. Tercih olayı elbette =)

(Direk alakalı değil ama bir de bir cinsiyet kargaşasına neden olmuştu bu isimsizlik. Herneyse)


Kayıttaki son paragraf için, evet intihar sadece bir 'seçim' oluşuyla dahi, haz kaynağıdır. Ve aynı zamanda kendini yargılama sürecinin haz alma ve pratik anlamda doruk noktası olabilir.

Sonrasını deneyimlemek konusunda, ölümün sözkonusu olması terübe etmediğim bir şey olduğundan malum =), varsayım yaparsam şuna benzetebilirim: Orgazm da yaşandığı anda var olan ve hemen sonrasında deneyimlenemeyen bir şey. Tamam çok bire bir değil örnek. Ama içerdiği volum ve şiddet açısından benzerlik taşıyorlar. Ve ikisi gibi hazların sonrasından ziyade, o andaki hislere yöneliyor olabilir insan.

-İntihara karar verip bunu gerçekleştirmek de müthiş bir haz olabilir. Yargı sürecinden bağımsız olarak. İnsanın kendi üstünde kurduğu hükm büyük hazdır. Geri dönüş ihtimali düşüklüğü ile, dövme yaptırmaya vs kıyasla, en ciddi hükm olduğumdan en derin haz kaynağı olabilir.-

Çıkar ilişkisi konusunda, evet çıkar ilişkisi olabilir. -Ki soğutma çabası değildir bence.- Bunun yanlış olduğunu söyleyen nedir?.. Ego olabilir. İnanç dediği şey olabilir. Etrafına çok yansıtıyorsa sığ çevresi de olabilir. Ama ego konusunda diretiyorum kendime.

Yorumlar konusunda, bir eski sevgiliye 'suratıma tükürük geçeceğine, adam akıllı ağzıma sıçmanı yeğlerim' demiştim. Bırak karşındakini iyi hissettirecek nezaket yüklü bir hareketi, birini yerin dibine sokacak konularda bile 'içtenlik, özveri ve enerji' olması yanlısıyım. Nezaketen cevap vermem, gerçekten ilgilenmiyorsam. Ya da takdir etmem, yermem gerçekten iz birakmadıysa. Hatta veyahut yorum yapmam gerek duymadıysam. :V =)

Haz olmalı, seçimlerimle yaptığım eylemlerde. Bağladım

O la-la

Burak Özkan dedi ki...

Teşekkür ederim. O halde, bu konuyu da geride bırakabildiğime sevindim. Çünkü, böyle şeylere açıkçası takabiliyorum, insanları ne aşağıladığımdan ne de yaptıkları şeylerle ilgili olarak tam istekli olmadıklarını düşündüğümden değil; sadece emin olmak ve iletişimi de bu eminlik üzerine kurmak istiyorum. Sanırım bu yüzden de, bazı kişisel algıları başka insanlara yönlendirebiliyorum. Ama geride bıraktık, cevabın için çok teşekkür ederim; umarım seni kırmamışımdır.

Konuya geri dönersek, demek istediğini anladım ve kendi açımdan da değerlendirince daha iyi idrak ettim. Tıpkı orgazm meselesi gibi, vücudun durumu 'bir seferliğine' diye yormasına benzetilebilir. Çünkü, o esnada gerçekten de amaç, tek bir duruma yönelik oluyor; intihar da dediğin gibi bu 'hazların' en yücesi olsa gerek. Geri dönüp, değerlendirilmeye müsait edilmeyen. Sanırım geriye sadece, 'haz' meselesinin analizi kaldı. Sanırım onun için de ayrı bir soru sormam gerekiyor. :)

Sohbetin giderek benim için daha değerli oluyor, cevapların içerikleri sebebiyle çok önemli.

İsim meselesine gelirsek de, nasıl istersen öyle olsun. Cinsiyet hakkında söylediklerin doğru değil, diyemem; ama o da ayrı bir konu. :)

orta karar dedi ki...

Geyim ben =P

Rica ederim yaf! =) Üstüne bir de ben teşekkür ederim.

Ve kırılmadım yaf! Geyim dedim ama kolay kırılmam böyle işlere

Güzellikler karşılıklı Sayın Özkan

orhan dedi ki...

david foster wallace'ın intihar ile ilgili güzel bir benzetmesi var: http://obisp.blogspot.com/2009/09/so-called-psychotically-depressed.html

Burak Özkan dedi ki...

Açıklamana şaşırmadım desem, yalan olur.

Ama şunu söylemeyi de bir görev bilirim, gey oluşun veya olmayaşın benim için pek bir şeyi değiştirmeyecektir; bu da bilinsin isterim.

Maksat, sohbet etmek; nedir yani? :)

orta karar dedi ki...

Hop-paa! =)

Maksat muhabbet elbette.

Ama gey değilim ben. ''=P'' koymuştum sonuna. Değilim gey!

Herkese, herkesin tercihlerine saygım var. Ama değilim yani.


Kadın-erkek kargaşası yaşanmıştı isimsizlikle ilgili. Bunun üzerine senin 'Cinsiyet hakkında söylediklerin doğru değil, diyemem; ama o da ayrı bir konu. :)' deyişinle 'geyik' yapmıştım sadece.

Burak Özkan dedi ki...

Öyle mi? :)

Geyik olup olmama arasında gidip geldim ama doğru olması halinde de saygısızlık etmemek için öyle cevap verdim. Ki, ben de 'olsan veya olmasan' demişim. :)

orta karar dedi ki...

=)

Ya bu konuya çok girmek istemiyorum genelde, hassas mevzuu çünkü. Homofobik değilim ayaklarında gezinirdim fln ama durum değişti bi ara.

Arşiv'de ''2+1'' adlı kayıt var Nisan ayında. Miladtır bi yerde.

''herkese'' saygılar
=)

Burak Özkan dedi ki...

Olunmamasının zor olduğuna inanıyorum. En azından belli bir ölçüde. Elbette, doğada da var gibilerinden savunmalar getirebilinir meseleye, ama bu meselenin 'geçerliliğini' çözer, sonra geriye kabullenmesi kalır. Hassas bir konu evet, yazını da okudum. Benim de başıma -dans pistinde olmasa da:)- buna benzer bir şeyler gelmişti, vaktiyle.

Ayrıca, saygısızlık etmeyeceğimi varsayarak bir de küçük yorum yapacağım; ki aslında bu genel bir yorum olacak. Sen zaten bu konuya dair -gey olduğunu söyleyerek- bir espiri yaptın; bu da açık seçik olmasa bile bir fobinin göstergesi olabilir. Ancak, bunun da dediğim gibi, algımıza aykırı bir durum olduğunu sanmıyorum; yani bu konuyla ilgili bir insanın sıkıntı yaşayabilmesi.

Söyleyeceklerim bu kadar, dilersen bu konuyu sonra da boylu boyuna tartışabiliriz.

'Sana da' saygılar. :D